Mülk suresi Kuran’ı Kerim’in altmış yedinci suresidir. Mülk suresi halk arasında “Tebareke suresi” olarak da bilinmektedir. Mülk suresi Mekke’de inmiştir. Mülk suresi üçyüz otuz beş kelime ve bin üç yüz on üç harften oluşmaktadır.
Toplamda otuz ayetten oluşmaktadır. Mülk suresi adını ilk ayetinde “tebarekellezi bi yedihi mülkü ve hüve ala külli şey’in kadir” geçen “mülk” kelimesinden almaktadır. Sureye ilk ayetiyle “Mülk ve saltanat, kudret elinde olan Allah yücedir. O her şeye kadirdir.” Mülkün ve saltanatın Allah’a ait olduğu hatırlatılarak başlanıyor. Mülk suresinin okunmasının faziletleri hakkında Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ”Kuran’da otuz ayetlik bir sure var, bir adama şefaat eder ve o kişi mağfiret olunur, O “Tebareke” suresidir.(Tırmizi) Cabir(r.a)’dan nakledilen bir diğer hadiste şöyle; ”Peygamber (s.a.v), Secde ve Tebareke (mülk) surelerini okumadan uyumazdı.” denilmiştir.
Peygamber (s.a.v) Mülk suresinin fazileti ile ilgili bir diğer hadisi şerifi şöyledir; ”Mülk suresi kabir azabına karşı bir engel ve bir kurtarıcıdır, insanı kabir azabından kurtarır.” (Tırmizi) Mülk suresi çok uzun bir sure değildir. Bu güzel hadislerden de anlaşılacağı üzere fazileti çok olan bu sureyi okuyan kimseye çok faydaları vardır.
Mülk Suresi Okunuşu
Mülk suresi okunuşuna başlamadan Tebareke (Mülk) suresi Tebareke kelimesiyle başladığı için Tebareke suresi olarak da isimlendirilir. Mülk suresi Kuran’da 29. Cüzdedir ve bu cüz Mülk suresi ile başlamaktadır. Bu cüz “Tebareke cüzü” olarak bilinir. Mülk suresini okuduktan sonra “Allahu Rabbu’l-alemin” demek müstehaptır. Müstehap kelime olarak sevilen beğenilen anlamına gelmektedir. Alemleri yoktan var eden Allah’ a şükürler olsun demek çok güzeldir. Mülk suresi okunuşu şu şekildedir:
- Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve ‘ala kulli şey’in kadiyrun.
- Elleziy halekalmevte velhayate liyebluvekum eyyukum ahsenu ‘amelen ve huvel’aziyzulğafuru.
- Elleziy haleka seb’a semavatin tıbakan ma tera fiy halkırrahmani min tefavutin ferci’ılbasare hel tera min futurin.
- Summerci’ılbasare kerreteyni yenkalib ileykelbesaru hasien ve huve hasiyrun.
- Ve lekad zeyyennessemaeddunya bimesabiyha ve ce’alnaha rucumen lişşeyatıyni ve a’tedna lehum ‘azabesse’ıyri.
- Ve lilleziyne keferu birabbihim ‘azabu cehenneme ve bi’selmasıyru.
- İza ulku fiyha semi’u leha şehiykan ve hiye tefuru.
- Tekadu temeyyezu minelğayzı kullema ulkıye fiyha fevcun seelehum hazenetuha elem yet’kum neziyrun.
- Kalu bela kad caena neziyrun fekezzebna ve kulna ma nezzelellahü min şey’in in entüm illa fiy dalalin kebiyrin.
- Ve kalu lev kunna nesme’u ev na’kılu ma kunna fiy ashabisse’ıyri.
- Fa’teref’u bizenbihim fesuhkan liashabisse’ıyri.
- İnnelleziyne yahşevne rabbehum bilğaybi lehum mağfiretun ve ecrun kebiyrun.
- Ve esirru kavlekum evicheru bihi innehu ‘aliymun bizatissuduri.
- Ela ya’lemu men haleka ve huvelletıyfulhabiyru.
- Huvelleziy ce’ale lekumul’arda zelulen femşu fiy menakibiha ve kulu min rizkıhi ve ileyhinnuşuru.
- Eemintum men fiyssemai en yahsife bikumul’arda feiza hiye temuru.
- Em emintum men fiyssemai en yursile ‘aleykum hasıben feseta’lemune keyfe neziyri.
- Ve lekad kezzebilleziyne min kablihim fekeyfe kane nekiyri.
- Evelem yerev ilettayri fevkahum saffatin ve yakbıdne ma yumsikuhunne illerrahmanu innehu bikulli şey’in basıyrun.
- Emmen hazelleziy huve cundun lekum yansurukum min dunirrahmani inilkafirune illa fiy ğururin.
- Emmen hazelleziy yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fiy ‘utuvvin ve nufurin.
- Efemen yemşiy mukibben ‘ala vechihi ehda emmen yemşiy seviyyen ‘ala sıratın mustekıymin.
- Kul huvelleziy enşeekum ve ce’ale lekumussem’a vel’ebsare vel’ef’idete kaliylen ma teşkurune.
- Kul huvelleziy zereekum fiyl’ardı ve ileyhi tuhşerune.
- Ve yekulune meta hazelva’du in kuntum sadikıyne.
- Kul innemel’ılmu ‘ındallahi ve innema ene neziyrun mubiynun.
- Felemma reevhu zulfeten siy-et vucuhulleziyne keferu ve kıyle hazelleziy kuntum bihi tedde’une.
- Kul ereeytum in ehlekeniyallahu ve men me’ıye ev rahımena femen yuciyrulkafiriyne min ‘azabin eliymin.
- Kul huverrahmanu amenna bihi ve ‘aleyhi tevekkelna feseta’lemune men huve fiy dalalin mubiynin.
- Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye’tiykum bimain me’ıynin.
Mülk Suresi Türkçe Anlamı
Mülk suresi Türkçe anlamı yazmadan önce Mülk suresinde konu olarak Allah’ın varlığını, azametini, mülkün tek sahibi olduğu, hayatın ve ölümün var ediliş amacını, öldükten sonra dirilmeyi anlatmaktadır. Mülk suresini her gece okumayı alışkanlık haline getirmek güzeldir. Mülk suresi kabir azabının koruyucusudur. Peygamber (s.a.v) mülk suresinin kabir azabından koruyacağını birçok hadisinde söylemiştir. Bu nedenledir ki cenazelerimizin ardından ölülerimize Yasin suresinden sonra en çok Mülk (Tebareke) suresini okuruz. Mülk suresinin Türkçe anlamı şöyledir;
(1)Mutlak hükümranlık elinde olan Allah aşkındır, cömerttir ve O’nun her şeye gücü yeter.
(2)Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu deneyerek göstermek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.
(3) Yedi göğü birbiriyle tam bir uygunluk içinde yaratan O’dur. Rahmânın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?
(4) Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz aradığını bulamadan bitkin olarak sana dönecektir.
(5) Gerçek şu ki biz yakın göğü kandillerle süsledik. Ayrıca bunlarla şeytanların taşlanmasını sağladık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.
(6) Rablerini inkâr edenlere cehennem azabı vardır. Orası ne kötü bir varış yeri!
(7) Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.
(8) Cehennem neredeyse öfkesinden çatlayacak! Oraya her bir grup atıldıkça, muhafızları onlara, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorarlar.
(9) Şöyle cevap verirler: “Evet, doğrusu bize bir uyarıcı (peygamber) gelmişti; fakat biz onu yalancılıkla itham etmiş ve ‘Allah hiçbir şey göndermemiştir; siz gerçekten büyük bir sapkınlık içindesiniz!’ demiştik.”
(10) “Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şimdi şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık!” diye de ilâve ederler.
(11) Böylece günahlarını itiraf etmiş olurlar. O alevli ateşin mahkûmları artık rahmetten mahrumdurlar.
(12) Görmedikleri halde rablerinden korkup saygı duyanlara gelince, onları da hem bir bağışlanma hem de büyük bir ödül beklemektedir.
(13) Sözünüzü ister gizleyin isterse açığa vurun; unutmayın ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.
(14) Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.
(15) Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır.
(16) Göktekinin sizi yerin dibine batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız yeryüzü altüst olmuş!
﴾17) Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? Uyarılarımın ne demek olduğunu yakında anlayacaksınız!
(18) Onlardan öncekiler de (gerçekleri) yalan saymışlardı; ama verdiğim ceza da nasıl olmuştu?
(19) Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç görmediler mi? Onları (havada) rahmândan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.
(20) Peki, rahmâna karşı size yardım edecek askerleriniz kimler? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.
(21)Yahut Allah lutfettiği rızkı kesiverse size rızık verebilecek olan kim? Hayır! Onlar azgınlıkta ve haktan sapıp uzaklaşmakta ısrar ediyorlar.
(23) De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!”
(24) De ki: “Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O’dur; sadece gelip O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
(25)”Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?” derler.
(26) De ki: “O bilgi yalnız Allah’a mahsustur, ben ise sadece açık bir uyarıcıyım.”
(27) Ama onu yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kara çıkacak ve (kendilerine), “İşte sizin isteyip durduğunuz budur!” denilecektir.
(28) De ki: “Beni ve beraberimdekileri Allah öldürse bizi esirgerse de (âhiret ümidimiz bâkidir); peki söyler misiniz, inkârcıları (âhiretteki) can yakıcı azaptan kurtaracak olan kimdir?”
(29) De ki: “O, rahmândır; biz O’na iman etmiş ve O’na güvenip dayanmışızdır. Kimin düpedüz bir sapkınlık içinde olduğunu yakında anlayacaksınız!”
(30) Bir de şunu sor: “Suyunuz çekiliverse size akarsuyu kim getirebilir?
Kevser Suresi – Türkçe Anlamı ve Arapça Okunuşu
Duha Suresi – Türkçe Anlamı ve Arapça Okunuşu
Yasin Suresi – Türkçe Anlamı ve Arapça Okunuşu